Güneş Sistemi’nde Dünya’mızı da içeren dokuz gezegen olduğu iddia edilebilir. Şu anda bildiğimiz en uzak nesne olan Plüton’un gezegensel statüsü bazen kabul edildiğinden ve bazen de reddedildiğinden, kalan sekiz gezegenden bahsedebiliriz.
Güneş’in ortalama bir yıldız olduğu ve Güneş Sistemi’nin Samanyolu Galaksisi’nin bir kolunun ucunda yer aldığı artık pratik bir bilgi olarak kabul ediliyor. Bu bilgilere, Dünya ile bu küçük ve sevimli sistemi paylaşan diğer gezegenlerin adlarını ve doğalarını ekleyelim.
Gezegen Nedir?
Gezegenler bir yıldızın yörüngesinde dönen ve o yıldıza tabi olan “gezginlerdir”. Şehirlerde gece gökyüzüne baktığımızda pek bir şey göremeyiz. Ancak bazen gökyüzünde diğerlerinden çok daha parlak bir nokta görebiliriz. Bu nokta bir süre sonra kaybolur. Yerleri ve parlaklıkları periyodik olarak değişen bu nesneler gezegenlerdir. Bu değişimin nedeni gezegenlerin Dünya’ya yıldızlardan çok daha yakın olmaları ve Güneş’in yörüngesinde dönerken farklı zamanlarda Dünya ile yollarını kesiştirmeleridir.
Gece parlayan gök cisimlerinden hangilerinin gezegen olduğunu anlamanın püf noktası parlaklıklarına bakmaktır. Işığı titreşenler yıldızlardır ve titreşmeden sabit bir şekilde parlayanlar gezegenlerdir. Bunun nedeni yıldızların ışık üretmesi, gezegenlerin ise bunu yansıtmasıdır.
Güneş Sisteminde Kaç Gezegen Vardır?
Güneş Sistemi’nde sekiz gezegenden bahsedebileceğimizi söylemiştik. Bu gezegenler Güneş’e en yakın olan Merkür ve ardından Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’dür. Plüton bir gün gezegen olarak kabul edilirse, sonuncusu da olabilir.
Gezegen İsimleri Nereden Geliyor?
Listelediğimiz gezegen isimleri dünya astronomi tarihinde sabit değildir. Bu isimleri Yunan ve Roma mitolojisinden seçip gezegenlere verenler Avrupalı bilim insanlarıydı. Orta Çağ’dan sonra doğa bilimleriyle ilgilenene kadar dünyanın geri kalanının geceleri gökyüzünde parlayan nesneleri görmezden geldiğini düşünemeyiz. Örneğin gezegenlerin Eski Türkçe isimlerinden bahsedebiliriz.
Eski çağlarda henüz uzak veya küçük gezegenler gözlemlenemediğinden, bugün bildiğimiz sekiz gezegenden sadece beşine isim verilebiliyordu. Venüs’ün Eski Türkçe’deki adı Çolpan; Dünya’nın adı Yertinç’ti. Mars, kırmızı renginden dolayı Bakırsokum veya Kızıldız; Jüpiter’e Erendiz ve Satürn’e Sekendiz deniyordu.
Arapçada, bilimin kadim dili olan Arapçada gezegen isimleri de farklıdır. Merkür’e Arapçada Utarid denir; Venüs’e Zuhra denir. Dünyamıza Arapçada “dünya” anlamına gelen Arz denir. Mars’a Merih denir; Jüpiter’e Muşteri denir; Satürn’e Zuhal denir. Bu isimlerin kültürümüze derinden yerleşmiş olduğunu fark etmek zor değildir.
Şunu da ekleyelim ki, Arapçada Güneş’e Şems, Ay’a ise Kamer denmektedir.
Bu İsimleri Neden Kullanıyoruz?
Bu sorunun cevabı basit: Yakın geçmişte kaybettiğimiz bilimsel gücümüzü geri kazanabilirsek, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin isimlerinin ne olacağına da karar verebiliriz. Bilim dili İngilizce, tıp dili Latince ve referans para birimi Dolar olduğu sürece, Zuhal veya Sekendiz Satürn demeye devam etmeliyiz.
İçerik yararlı mıydı?
Gönderi Görüntülemeleri: 1.431
Bir yanıt bırakın